27.09.2009

Üst

Gerçekten çok dolu bir insanım.
Mesela şimdi çalışmam gereken bir Fransızca'm, yemem gereken bir brownie, beklemem gereken bir anneanne ve 3 dk. sonra brownie'm yanmasın diye uyarmam gereken bir annem var. Evet, hayat güzel.
Bazı şeylerden kaçmayı istiyorum aslında. Bazı insanlardan... Tabii bu kişiler ailem, arkadaşlarım değil. Delirmedim. Ama kaçmak güzel olurdu. En azından eski sevgilimle arkadaş kalabilseydik... Ya da arkadaş olmayı bir kere olsun denemek isteseydi. Güzel olurdu. Çok isterdim hem de! Dürüst olduğun sürece gidecek bir ilişki. Tamam, aynısını başkalarıyla da denedim. En azından biz de beraber olmayı denedik. Denemedik değil. Ve başlarda ona tapmamı kullandı, güldü, aşağıladı, bir süre sevdi. Şimdi de tapınmam geçti bitti. O ise ancak şimdi benim her şeyi affeden yufka yüreğimin farkına vardı, sevdi sanırım biraz. Sonra da başarılarımdan korkmaya başladı. Hatta başladığı an da dile getirdi. Ve gene yalan söyledim.
Ben asla öyle havalanmayacak, ondan ayrılmayacaktım. Bunu söylerken bile başkasıyla ilgileniyordum sanırım.
20 Eylül'e kadar devam etti. Ben bitirdim bu sefer. Kendimi zorlu bir savaştan çıkmış ama uğraşıya değmiş gibi hissediyorum. Bitirmeyi öğrendim çünkü. Bu koca savaşta ben karar alıp uygulamayı öğrendim. Bir de Türkçe dersinde o -ıp ekinden sonra -ismi vardı da hatırlayamıyorum- virgül kullanılmayacağını öğrendim. Güzel oldu. Doğru yazıyorum artık. Yazım kılavuzu gibiyim. Biraz yalancısı hani...
Gülüyorum şuan da kendime. Her mahvettiğim şeyin ardından ''Banane!'' diyebilecek kadar umursamaz ve bencilim. Sokaktaki boş kafalılardan tek farkım beynimin kıvrımlarının daha fazla olması ve doğru yerde doğru şeyi savunmam. Biraz daha uçarı olmamı da sayardım ama şimdi o konuya girmek gibi bir niyetim yok.
Klavyeniz sağlam, okunacaklarınız bol olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kafamdaki taç var olduğu sürece...Yazsana?