12.12.2009

Hurt Me To Be Free: Nothing Brings Me Down

Hepsi çok yakışıklıydı ve (birinden emin değilim ama) hepsi benimle ilgileniyordu. Hepsinin gözlerimi delip geçen bakışları vardı. Cevap da veriyordum.
Bir başkası da vardı ki,
Hani ''o'' gelir, seni kollarıyla sarar ve öpmek ister. Ancak sen o anda şaşkınlıktan bir şey anlamazsın. Sonra ilişki devam eder, 2 yılın içinde bir kere olsun öpmek ister, ancak bu sefer de senin istemene rağmen yerine çakılmış gibi olursun... Çok çok istersin halbuki onun yumuşacık dudaklarını! Yapamazsın işte. Sen o an heyecandan ölürsün ama o vazgeçmiştir çoktan. Sen gene yapamazsın.
Ama onun hiçbir zaman cesareti kırılmaz. Daha küçücük o der belki de. Sen bundan nefret edersin ancak sen onu reddetmezsen, diye düşünürsün, asla senin peşinden istediğini sonunda alabilmek için asla koşmayacak!
Bu aralarda o seni sürekli terk edip durur. Yolda güle oynaya giderken; bir ormana, bir çöle geldiğinde seni arabadan indirir ve tam gaz yola başka bir yalnızla devam eder... Gene güvenemezsin. Senin hayalin bu değildir. Senin hayalinde o deliye yer yoktur ama içinde gizlice o yaşamaya devam eder.
Tüm camlar açıktır ve cereyan vardır.
Dağın zirvesindesindir ve dağın eteklerine göre hava gerçekten soğuktur. Üzerinde bir şeyler olmalıdır. Ancak o üzerine alacağın ne olmalıdır ki, hiçbir zaman üşütmesin? Ya da dağın zirvesine kadar alıp, zirvede çıkarmalı ve üzerindekini aşağıya yuvarlamalı mıdır?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kafamdaki taç var olduğu sürece...Yazsana?