11.12.2009

Oh, What A GentleMAN

Aklımdan o sırada ne düşündüğü geçiyordu. Neyi doğru yapmak istediği, neyi istemediği... Sadece yazmakla aktarılmıyordu benim dünyamda gerçekler.
Benim onu hiçbir zaman bırakmamam gerekiyormuş gibi hissediyordu(k). Ya da hayatımızın sonuna kadar bu lise yıllarında kalmalı, sürekli gizliden gizliye birbirimizi hissetmeliydik. Özlemeliydik okul günlerini. Okul günlerinde dakikalarla sınırlandırılmış tenefüslerde birbirimizi görebilirdik, elele tutuştuğumuzu ya da birbirimizle konuştuğumuzu hayal edebilirdik. Ama hiç etmedik. Bizler farklıydık. O, burada kalacaktı. Bir yere bağlanacaktı. Bir karısı, belki de iki çocuğu olacaktı. Mutlu ölecek, acı çekmeyecekti. Ya ben?
Oradan oraya sürülecek, özgür hissetmek için her aklına geleni yapacak bir deli olacaktım. Tek bir aferinim bile olmadan gezecektim. Geleceğin Pipa Bacca'sıydım ben (belki de). Sonum öldürülme olacaktı. İstediğim şeyin elimden alınması. İşte bu noktadaki tezatlık beni güldürüyordu.
Onun hayatını ve düşüncelerini açık bir şekilde görebiliyordum ama ben kendimi tamamen soyutlamıştım. Gördükleri ben değildim. Gördükleri ruhum değildi, bedenimdi.
Ruhum ne kadar optimistse, bedenim o kadar pesimistti.
Mutlu bir keş olmak geldi aklıma. Olmayacaktım asla. Hiçbir şeye bağlanmayacaktım.
Ben de bir maske takmadan kostümlü partide gecenin yıldızı seçilemezdim.
Ben de bir maske takmadan; yüzümü boyamadan; saçlarımı savurmadan; parfümümü değiştirmede;, yalan söylemeden; elimdeki kağıdı dudaklarıma, düşüncelerime, bedenime yayamadan; çok keyif alıyormuş numarası yapmadan sevemezdim, pardon, ben olamazdım işte.
Yalan söylerdim ben. Hatta hiç anlamazdınız.
Hırsızdım ben. Sizin gizlice düşüncelerinizi çalar, yerine kendiminkileri koyardım:
Ruhunuzu, aklınızı alırdım, kısacası ruhunuz bile duymazdı.
Melodik yürümezsem, nazik davranmazsam, şık giyinmezsem bilin ki bugün makyaj yapmayacaktım.
Her şeyini görebiliyordum onun kısacası. Onun ve diğer ilgilendiğim erkeklerin. Kadınların da.
En güzelinden en çirkinine kadar.
Hayatımda dört kişinin olması şaşırtıcıydı. Dördüyle de ilgileniyordum. Tek gerçekten ilgilendiğim en çok bahsettiğim, ortancası ise en az bahsettiğimdi. Ben şuan yalan söylemiyorum. Sadece bir kereliğine mahsus, günlerimi anlatıyorum.
Ben, ben olduğum için kimsesizim.
Sizin de bir farkınız yok.
Aslında var.
Kendinizi ne kadar silerseniz o kadar benimsinizdir.
Ben sizi severim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kafamdaki taç var olduğu sürece...Yazsana?