20.05.2010

Trapezden Sarkışım

Bir silah çıkarılacak elimden
Bir kurşun sinemden
Benimkinde barış, seninkinde cellat
Varmış sanki içlerinden

Ben bana değil, şimdikinin kokuşmuş düzenine
Elbet ki, seninki bana gelecek
Bir tokat yedirtecek hayallerime
Ben şaşırmayacağım, ne gerek!

Gene korkutulmayan benim
Gene kayrılan ben
Ne dersin, çok mu harcamışım
Ah göz göre göre boyanan yüzler...

Ne demeli sanki
Bir çok ses var, ayaklar, eller, parmaklar
Ve hayatlar var hatasız
Bir günlük eğlenceye vakti olmayan

Ben özgür ve hafifliğe ermek için
Doğuştan mı ağır yaratılmışım
Nedir bilmem
Sen bilirsen

Ben dedim, duyuyorum
Sen bana geleceksen gene ceza ile,
Vur gitsin ki!
Acımadı ki hiç!

Belki değer size
Belki değmez
Yukarıda ne öterse böyle
Gıcır gıcır, korkutur seni

Elbet şaşar insan
Sen de şaşarsın, gözlerini ovuşturma
Hatta kırpma bile, nefes alma!
Diyorlar bana, hiç duydun mu

Belki de yaşamışsındır
Sanki yukarıda bin yarasa vardır
Ezerler onları, yapmayın!
Beni de böcekler gibi ezip geçmeyen

Değer mi yahu acısına
Değer mi kanına, bacısına
Tabii akacak sular
Ama sen gelmeyeceksin

Heyhat ki o yazar
Bu benli senli şiiri
Binbir bitirme yolu gözetmeden
Ah hiç canım istemiyor ki, ayrılmaktan gayri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kafamdaki taç var olduğu sürece...Yazsana?