5.02.2010

Kim Bekliyor Olacak?

Neden bir önceki yazımda ''inanç'' yazdığımda büyük harfle yazdığım, bugün içinde bulunduğum mekandaki insanlardandı. Beni çok etkiledi. İkinci ya da hatırlayamadığım birkaçıncı kere bunu yaşadım.
''Her şeye çare buldular. Bir şu ...'nın yoluna çare bulamadılar. Anca tek yaptıkları bizi yemek!''
Bunu bir fikir yanlısı, bir görüş belirticisi olarak yazdığımı düşünmeyin. Bu benim bugün duyduğum bir cümleden kesinti. Herkesin de bunu onaylamasıydı beni etkileyen.
İnsanlarda inanç, güven kalmamış.
8 yaşındayken Peter Pan'ın son filmine götürmüştü babam. Filmde Jane (Wendy'nin kızı) Varolmayan Ülke'ye kaçırılıyordu. Bir sürü olaydan sonra Tinkerbell'in ışığı sönüyordu, çünkü Jane ona inanmadığını söylüyordu: İnanç, Güven ve Peritozu.
Bizde peritozu olmayacağına göre...
Biz şu ikisini birleştirsek ve istediğimizi yaptırmak için biraz ağır yük çeksek?
Biz de sürekli inanmadığımızı ''fısıldıyoruz''. Ancak milyonların fısıltısı artık birleşince ''haykırış''a dönüşüyor. Gözlerimizdeki, kalbimizdeki sönmüyor mu?
Konuşması ÇOK kolay. Uygulaması ÇOK zor.
Eee, uygulamayacaksak peki neden hala birbirimize isteklerimizi, hayallerimizi anlatıyoruz? Neden bu kavramları hala kullanıyoruz? Neden bu kavramları oluşturuyoruz? Anlama neden bir sözcük veriliyor?
Madem İSTİYORUZ, neden isteklerimizi yanımıza alarak ileriye doğru HEPBERABER bir BÜTÜN İÇİNDE ilerlemiyoruz!
Sorun yol değil. Sorun bu akşam yaşayacağın olaylar değil. Sorun benim tozpembe görmem / görmek istemem değil işte.
Sadece biraz eksiklik var.
Biraz sadece konuşmaktan da olabilir bence...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kafamdaki taç var olduğu sürece...Yazsana?