21.12.2009

Yıldız Kare Yüz Yirmi Üç

Ödevimi sadece öğretmenimin okumasını istiyordum. Geçen haftaki unutulmuşluğumla geçiremezdim değil mi sonuçta hayatımı? Kürsünün tam önündeki sıraya oturdum, öğretmenin gözlerimin içine bakmasını bekledim. Bakmadı. Sadece ''Bunu yapmış mıydık?'' gibi sorular soruyor ve benden de ''Ben okumuştum.'' yanıtını alıyordu. İletişimsizlik değildi bu. Ders bitince söylemeye karar vermiştim. Bittiği anda ayağa kalktım. Herkes bana bakmaya başladı. Tüm gözlerde kendi adımı bir soru işareti ile görebiliyordum. Zaten iki ders öncesi bedendi ve bir kızla pişti olmuştuk. Bundan dolayı herkes de bana ''Şimdi dedikodunu yaparlar...'' dediklerini hatırlıyorum ama yapmadılar. Ben derste takla attım ve esnekliğimden ötürü beğeni topladım, diğer kız da bedenden sıfır alarak dersten atıldı...
Neyse, kürsüye doğru hafifçe ''Hocam?'' dedim ürkekçe. Sonra derdimi anlattım işte bana sıra geldi de okuyamadım da, seviyeleri benden çok yüksekti diye... Değildi aslında. Son sarf ettiğim cümlemde seviye demiş ve sonra elimle alçak hareketi yapmıştım. Bir kısmı öyleydi ama kendimi aşağıya çekermiş gibi yapmak en kolayıydı ne yalan söyleyeyim!
Hoca da olur mu öyle şey, bak bilmemkime dedi ve işte tam o an kendime lanet ettim.
Ardından gelen cümlesi: Ben yazdığını okumak isterim ama derste okumak isterim.
Olduğu için kendime lanet ettim. Yaşımın küçüklüğünden dolayı çok şakşaklanmıştım. Açıkçası her şeyime güzel diyorlardı ancak bir yerde yutar yerine yer yazmıştım. Ben olsam puanımı ciddi ciddi kırardım...
Gelecek hafta okuyacağım. Paylaşmış mıydım ya da okumuş muydunuz hiç bilmiyorum ancak ben nasıl anlatacağım bilmiyorum.
İşte benim Pazartesi'm... Peki sizin ki nasıl geçti?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kafamdaki taç var olduğu sürece...Yazsana?